Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Her kurumun, ister çalışan, ister yönetici istersek de müşterisi ya da paydaşı olalım, kendine ait, kendisi hakkında bize bir şeyler söyleyen bir yapısı vardır. İçeri girdiğinizde sizi karşılayan bekleme alanındaki mobilyalardan, görevlilere, odasına girdiğiniz kişinin sizinle tokalaşmasından, odasındaki renklere ve eşyaların konumlandırılmasına kadar pek çok olgu, o kurum hakkında bazı ipuçları barındırır. Bunun altında yatan şey kurum kültürüdür. Belli bir kurum hakkında zihnimizde oluşan tüm imajların temelinde kurum kültürü yatar.
Kurum kültürü, yönetim alanında bir yenilik hatta mükemmellik arayışının bir sonucu olarak ortaya çıkmış bir kavramdır. 70’li yıllarda adı konulmamış bir şekilde, daha çok yönetim felsefesi olarak ele alınmaya başlanan kurum kültürü üzerine çalışmalar 80’li yıllarda hız kazanmıştır. 1980’de Business Week’de kurum kültürü üzerine bir makale yayınlanması, bu başlığa olan ilgiyi ve hakkında kitaplar yayınlanmasını dikkat çekici derecede hızlandırmıştır.
Kültür ilk olarak, örgütsel süreçleri etkileyen bir anahtar değişken olarak incelenmeye başlanmıştır. Akademisyenler bu kavramı kurumların sıradan ekonomik işlevlerinin ötesine geçen pek çok bileşen ile ilgili çalışmalarında kullanmaya başlamışlardır. Organizasyonlara kültürel bir yaklaşım getirme gerekliliği, olasılık teorisi gibi geleneksel teoriler, daha derin organizasyonel problemleri çözmekte başarısız olduğunda daha da önemli hale gelmiştir. İkinci olarak ise araştırmacıları, organizasyonları kültürel varlıklar olarak görmeye iten neden, küresel ekonomi oyuncularının dengesindeki yön değişikliği olmuştur. Özellikle Japonya’nın bir ekonomik güç olarak yükselişi, yönetim tarzının kendine özgülüğüyle ilgi çekmiştir. Üçüncüsü ise, çok uluslu ve uluslar arası şirketlerin hızla çoğalması, yöneticilerin kendilerini küresel ekonominin üyeleri olarak görmeye yöneltmiş ve çok kültürlü bir ortamda işleri yürütmek gibi yeni bir sorunun doğmasına neden olmuştur. Bunun sonucunda da kurum kültürü kavramına olan ilgi yükselmiştir.
Wilkins ise 1983 tarihli makalesinde, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yönetici ve kuramcıların bir süredir dillerine doladıkları kültür kavramının bu kadar önemli hale gelmesini yine aynı sebeplere bağlamaktadır. Bu durumu, ekonomik türbülansın kurumlarıleri büyük çaplı değişikliklere itmiş olması ve Japon endüstrisi ve yönetim tarzı hakkında bir süredir yazılmakta olanlara dayandırmaktadır
Kendine özgü bir kurum kültürü sınıflandırması oluşturmuş ve bu konu üzerine derinlemesine araştırmalar yapmış olan Toyohiro Kono’ya göre ise kurum kültürünün araştırmacıların ilgisini çekmesinin iki sebebi vardır. Birincisi, çevre değiştikçe stratejinin de değişmesi gereklidir ancak bu durumda kültür aynı kalma eğilimi gösterir ve böylelikle kurum kültürü ve strateji arasında çelişki ortaya çıkar. İkincisi ise, bireylerin inisiyatifleri organizasyonun pek çok alandaki performansının geliştirilmesinde çok önemli hale gelmiştir. Bu gerekliliğin kurallarla kontrol edilen bir ortamda ortaya çıkması beklenmez. Bunu kültür sağlayabilir.
Kültür kavramı, bir grup özelliğidir. Herhangi bir grup, yeterli ortak tecrübeye sahip olduğu zaman kültür oluşmaya başlar. Küçük takımlar, aileler ve çalışma gruplarında kültür gözlemlenir. Bunun yanında kültür kurumlarda, departmanlar, fonksiyonlar ya da herhangi başka bir ortak görev yapısı olan her türlü organizasyonel birimde, her düzeyde görülür. Her bir hiyerarşik kademede kültür vardır. Bir organizasyonda kayda değer bir geçmişi olan her katmanda oluşabilir. Dolayısıyla bir organizasyonel sistemin tamamını kapsayan bir kültür de söz konusudur (Schein, 2009:18). Hem kurum kültürü hem de beşeri kültürler, insanoğlunun ömür boyu süren insan davranışlarını öngörülebilir şekilde yönlendiren sistemler yaratma çabalarının bir parçasıdır.
Kurum kültürü kavramı için yapılmış pek çok tanım vardır. Ancak bu tanımları ele almadan önce kurum kültürüne farklı bir kaç açıdan yaklaşılmakta olduğunun ifade edilmesi gerekir. Zaman zaman örgüt kültürü olarak da anılan kurum kültürü bir organizasyondaki üyelerin kendilerini nasıl tanımladıkları ve nasıl davrandıklarını ifade eder. Çalışan jenerasyonları arasında aktarılan, paylaşılan anlamlar sistemi, çalışanların davranış ve düşünceleri üzerinde tıpkı bireyin ulusal kültüründeki ‘moda’ ya benzer bir etkiye sahiptir.
Bir kurumda kültürün ardındaki değerler iyi belgelenmemiş olabilse de, kesinlikle iyi anlaşılır.
Bu değerler kurum kültürünün oluşumundan itibaren etkili olmaktadır. Kurum kültürü üzerine yapılan çalışmalar bu değerleri çeşitli şekillerde sıralamıştır.
Kurum kültürünün oluşumunda etkili olan ve onu şekillendiren pek çok faktör
vardır:
Bu gibi faktörleri, kurum kültürü üzerine çalışan araştırmacılar farklı yaklaşımlarla ele almışlar ve kültürün dışa vurumu olarak, incelenen kavramları kültürün boyutları adı altında gruplandırmışlardır. Bu boyutlar bir kültürü anlayabilmek, analiz edebilmek ve sınıflandırabilmek için bir yönerge oluşturmaktadırlar.